filan kimse aşı boyası denilen kırmızı toprak sattı | جَأَبَ فُلاَنٌ |
çekirdeği pişmeyen kötü hurma,aşı tutmayan çiçeğin düşmesi | صِئْصَاءٌ |
mal kazanmak,aşı boyası denilen kırmızı topraktan satmak | جَأَبَ ـَـ جَأْباً |
günahkarlık,fısk,küfür,isyan,zina,günah iş,yoldan,emirden,dinden çıkmak,asi,fasık olmak,ahlaksızlık,fasıklık,imansızlık,isyan etmek,Allahın emrinden çıkmak,fısk,küfür,isyan,isyan etmek,zina,kötülük etmek,yoldan,emirden,dinden çıkmak,asi,fasık olmak,fasıklık | فُسُوقٌ و فِي القُرْآنِ الكَرِيمِ |
öfkeli,gazablı,kızgın,gerilla,devrimci,ayaklanan,asi,karşı gelen | ثَائِرٌ (ج) ثُوَّارٌ |
şeytan,asi,serkeş,ve pek kötü olmak,şeytanlık yapmak | شَيْطَنَ : شَيْطَنَةً |
ası,fayda,yarar,menfaat,iyilik,yardım,tekrar edilen söz | عَائِدَةٌ (ج) عَائِدَاتٌ و عَوَائدُ |
at inatlaştı,harınlaştı,asi ve harın oldu,gemi azıya aldı | إِسْتَعْنَدَ الفَرَسُ : عَصَي و حَرُنَ |
aşı selef ve selem yoluyla bey... veya icar eyledi | أَكْلأَ فِي الطَّعَامِ : أَسْلَفَ |
beden semirmek,yemeğe say yağ katmak ve aşı onunla pişirmek,bağlamak | سَمْنٌ * |
kötü halde,durumda olan;perişan,sefil,asi,uğursuz;talihsiz,bedbaht,bahtsız | تَعِسٌ ، تَعِيسٌ |
dişi hurmaya aşı vurmak,ağaç dal,filiz vermek,bitirmek,aşılamak,ilkah etmek | أَلْقَحَ : إِلْقَاحاً ، هُ |
fayda,menfaat,ası,küçük memeli kadın,sütü çekilmiş koyun,deve,kıtlık yılı | جَدَاءٌ : نفع ، فائدة و يقال فلان قليل الجداء عنك |
yumurta bozulmak,koyunun sütü kızarmak veya sütle beraber kan gelmek,aşı boyamak | أَنْغَرَ : إِنْغَاراً |
anayı babayı eslemeyip incitmek,ana babaya asi olmak,hürmetsizlik,itaatsizlik,kötülük,saygısızlık, zorbalık | عُقُوقٌ |