filan işe devam ettti,müdavemet ve müsaberet etti | ثَابَرَ فُلاَنٌ عَلَي الأَمْرِ |
filan işe zorlandı,icbar olundu | إِنْجَبَرَ فُلاَنٌ علي الأمْرِ |
filan işi açıkladı,izah etti,tefsir ve beyan etti | أَوْضَحَ فلاَنٌ الأَمْرَ اوْ عَنْهُ |
filan işi gerekli biçimde hazırladı,düzenledi | هَهَيَّأَ فُلاَنٌ الأَمْرَ |
filan işi küçümsedi | أَهَانَ فُلاَنٌ الأَمْرَ |
filan işinde,sözünde çeşit çeşit,renkli renkli oldu | تَلَوَّنَ فُلاَنٌ |
filan işte haddi aştı | أَسْهَبَ فِي كَذَا : تَجَاوَزَ فِيْهِ |
filan iyi at sahibi oldu | أَجَادَ فُلاَنٌ |
filan izini basarak girdi | دَخَلَ فُلاَنٌ عَلَي تَفْيئَةٍ اي علي إثر و عقب |
filan izinsiz girip tecavüz etti | إِنْبَاقَ فُلاَنٌ |
filan izinsiz girip tecavüz etti | بَاقَ فُلاَنٌ |
filan kabileye nisbet etti,isnat etti | نَمِيَ إِلَي قَبِيلَةٍ فُلاَنِيَّةٍ |
filan kadın | فُلاَنَةٌ |
filan kadın filanın nikahı altındaydı | كَانَتْ فُلاَنَةٌ تَحْتَ فُلاَنٍ |
filan kadın kocasından hamile oldu | أَجْهَتْ فُلاَنَةٌ عَلَي زَوْجِهَا |