filan kimse öldü | قَفَزَ فُلاَنٌ : مَاتَ |
filan kimse övünerek başını yukarıya kaldırdı | أَكْمَحَ فُلاَنٌ |
filan kimse saçmaladı,hezeyan konuştu | هَلَسَ فُلاَنٌ |
filan kimse sarp yola girdi,sarp yolda yürüdü | أَوْعَثَ فُلاَنٌ |
filan kimse sevindi | بَهَشَ فُلاَنُ |
filan kimse soluk aldı,nefes aldı,meltemi kokladı | تَنَسَّمَ فُلاَنٌ : تَنَفَّسَ |
filan kimse sordu ve soruşu uzattı | أَلَّ فُلاَنٌ فَأَطَلَّ المُسَائَلةَ |
filan kimse soylu bir Kürt ailesinden geliyor | فُلاَنٌ يَنْحَدِرُ مِنْ أُسْرَةٍ كُرْدِيَّةٍ عَرِيقَةٍ |
filan kimse sözü seçerek az söyler | فُلاَنٌ يَقْتَاتُ الكَلاَمَ |
filan kimse su ile ıslandı | إِبْتَلَّ فُلاَنٌ : تَبَلَّلَ بِالمَاءِ |
filan kimse sustu | يَبِسَ فُلاَنٌ : سَكَتَ |
filan kimse şadan ve mesrur oldu | بَلِجَ فُلاَنٌ |
filan kimse şaştı,şaşa kaldı | تَبَلَّدَ فُلاَنٌ |
filan kimse şaştı,şaşa kaldı,hayret etti | تَبَلَّدَ فُلاَنٌ : تَحَيَّرَ |
filan kimse şeriatı kabul etti,islama geldi | آمَنَ فُلاَنٌ |