onu filan şeye binaen suçladı | أَثْبَتَهُ عَلَي كَذَا |
onu filan şeye emin ittihaz etti | أَمِنَهُ عَلَي كَذَا و بِكَذَا |
onu filan şeye hedef etti | عَرَّضَهُ لِكَذَا |
onu filan şeye iltica ettirdi,sığındırdı,mecbur eyledi | أَوْجَذَهُ إِلَي كَذَا : أَلْجَأَهُ إِلَيْهِ |
onu filan şeye kışkırttı,sevketti,zorladı | حَرَّكَهُ عَلَي كَذَا |
onu filan şeye maruz kıldı | أَبْسَلَهُ لِكَذَا : عَرَّضَهُ |
onu filan şeye mecbur etti | أَصْمَدَهُ إِلَي كَذَا : أَلْجَاهُ إِلَيْهِ |
onu filan şeye mecbur etti | إِضْطَرَّهُ إِلَي كَذَا |
onu filan şeye muhtaç etti,sığındırdı | أَذْأَرَهُ إِلَي كَذَا : أَلْجَأَهُ إِلَيْهِ |
onu filan şeye özlendirdi | شَوَّقَهُ إِلَي كَذَا |
onu filan şeye şahit tuttu,şahitlik ettirdi | أَشْهَدَهُ عَلَي كَذَا |
onu filan şeye tiksindirdi,nefret ettitdi | أَذْأَمَهُ عَلَي كَذَا : أَكْرَهَهُ عَلَيْهِ |
onu filan şeye veya fian şey üzerine astı | أَنَاطَهُ بِكَذَا أو عَلَيْهِ : عَلَّقَهُ |
onu filan şeye zorladı,mecbur etti | أَجْبَرَهُ عَلَي كَذَا |
onu filan şeyi dinlettirdi | أَسْمَعَهُ |