Allah onun gözünü sıcak eylesin,gözünü kızdırsın,gözüne ateş düşürsün,onun gözünü ağlatacak şey indirsin yani aydın etmesin | أَسْخَنَ اللهُ عَيْنَهُ ! |
başını göğsüne doğru eğmek,başını önüne eğip susmak,gözlerini aşağı dikip durmak ve süküt etmek,başını eğip gözünü yere veya dizine dikmek,bakmak,üst üste koymak,giydirmek,gözünü yummak | أَطْرَقَ : إِطْرَاقاً إِلَي و فٍِي المَثَلِ |
gözünü yumdu | أَسْجَدَ عَيْنَهُ : غَضَّهَا |
gözünü yumdu | إِنْغَمَضَ : إِنْغِمَاضاً طَرْفَهُ : إِنْغَضَّ ، إِنْخَفَضَ |
gözünü yumdu | كَسَفَ بَصَرَهُ |
gözünü çıkardı | بَخَرَ عَيْنَهُ |
gözünü çıkardı | بَخَصَ ـَـ بَخْصاً عَيْنَهُ |
gözünü çıkardı | بَخَسَ عَيْنَهُ : فَقَأَهَا |
gözünü çıkardı | بَخَصَ ـَـ بَخْصاً عَيْنَهُ : فَقَأَهَاو عَوَّرَهَا |
gözünü çevirdi | أَغْضَي عَنْهُ طَرْفَهُ : سَدَّهُ أَوْ صَدَّهُ |
gözünü ayırmıyor | مازال يراقب و ينتظر لا يرجع عنه بصره |
gözünü ayırmıyor | مَا زَالَ يُرَاقِبُ و يَنْتَظِرُ و لاَ يَرْفَعُ عَنْهُ بَصَرَهُ |
gözünü açtırmak | تفتيح عينه |
gözünü indirdi | غَضَّ طَرْفَهُ |
gözünü kamaştırdı | بَهَرَ بَصَرُهُ |